A. Giriş
Hukuk sistemimizde zamanaşımı; gerek borçlar hukuku, gerekse diğer hukuk dallarında kanunlar ile düzenleme altına alınmış olan sürelerin geçmesi ile gündeme gelmektedir. Zamanaşımı olgusu ile borçlu, borcun doğumundan belli bir süre sonra bu borcu ödemekten kaçınabilmekte, bir def’i olarak zamanaşımını ileri sürdüğü takdirde, alacaklı tarafından kendisine karşı uygulanmak istenen yaptırımlardan ve cebri icra yollarından kurtulabilmektedir.
Borçlu, zamanaşımının gerçekleştiğini bir defi olarak ileri sürmekle birlikte borçtan kaçınma hakkını kullanmakta, ancak borcun varlığı ortadan kalkmamaktadır. Zaten bu sebeple; borçlu sıfatını haiz kişinin gerçekte borçlu olmadığını maddi hukuk anlamında tespiti için düzenlenen menfi tespit davası, zamanaşımına dayalı olarak açılamamaktadır.[1]
Takip içi zamanaşımında ise borçluya özel bir başvuru imkanı tanınmış ve herhangi bir süreye tâbi olmadan icranın geri bırakılmasını talep edebileceği düzenlenmiştir. İşbu bilgi bülteninde, takip içi zamanaşımına dayalı olarak icranın geri bırakılması uygulaması detaylı şekilde incelenecektir.
B. Zamanaşımı
Zamanaşımı, en basit anlatımla, yasanın öngördüğü belli bir sürenin geçmesiyle, bir hakkın kazanılmasına veya bir borçtan kurtulunmasına olanak veren bir hukuki müessesedir.[2] Kanunlarımızda farklı hukuki müesseseler için farklı zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Aynı zamanda bu süreleri kesen sebepler de düzenleme altına alınmıştır. İşlemeye başlamış ve henüz tamamlanmamış zamanaşımı süresinin kanunda öngörülen kesilme nedenlerinden birinin gerçekleşmesiyle son bulması ve kesilme nedeninin ortadan kalkmasıyla birlikte yeni baştan işlemeye başlamasına zamanaşımın kesilmesi denilmektedir.[3]
Zamanaşımını kesen sebeplerden biri de alacaklının; dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurması, icra takibinde bulunması ya da iflas masasına başvurmasıdır.[4] Alacaklının borçluya karşı bu yollara başvurması ile zamanaşımı kesilmekte ve süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlamaktadır. Bilgi bültenimiz kapsamında üzerinde durulacak konu ise; alacaklının icra takibinde bulunması üzerine zamanaşımının kesilmesi ve yeni işlemeye başlayacak takip içi zamanaşımının gerçekleşmesi durumunda borçlunun başvurabileceği icranın geri bırakılması prosedürüdür.
C. Takip İçi Zamanaşımı
Bilindiği üzere, alacağını cebri icra yolu ile tahsil etmek isteyen alacaklı bir takip talebi ile yetkili icra müdürlüğüne başvurmaktadır. Alacaklının peşin harcını ödeyerek icra dairesine bildirdiği takip talebi, zamanaşımını kendiliğinden kesmektedir. Takip talebi, icra dairesinin bir ödeme emri düzenleyerek borçluya göndermesini gerektirmekte ise de yalnız takip talebinde bulunulması ile zamanaşımı kesilmekte olup bunun için ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi gerekli değildir. Zamanaşımı kesildiğinde ise süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlamaktadır.[5]
Alacaklı, alacağın zamanaşımına uğramaması adına belirli bir süre icra takip işleminde bulunmadığı takdirde icra takibi içindeki zamanaşımı gerçekleşmektedir. Bu işlemler tüm takip işlemleri değil, alacağın tahsiline yönelik takip işlemleridir.[6] Böylece, icra takibi başlatmasına rağmen alacaklı, alacağını tahsil için belli bir süre boyunca işlem yapmaması halinde, borçlu zamanaşımı def’i ile takibin neticelerinden kurtulabilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göre bu süre, her alacağın kendi tâbi olduğu zamanaşımı süresi ile aynı süre olarak kabul edilmiştir.[7]
İşte takip içi zamanaşımı, bu şekilde karşımıza çıkmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki zamanaşımı, borcun varlığını ortadan kaldırmayıp, yalnızca eksik borç haline getirmektedir. Yani alacak zamanaşımına uğramış olsa da borçlu dilerse borcunu ödeyebilmektedir. Zaten bu sebeple, zamanaşımı bir def’i olarak ileri sürülmediği takdirde hakim tarafından re’sen dikkate alınamamakta ve alacaklı o borca ilişkin taleplerini sürdürebilmektedir. Takip içi zamanaşımı ise; icra takibinin akıbeti ile ilgilidir. İcra takibi zamanaşımına uğradığı ve borçlu tarafından zamanaşımı def’inde bulunulduğu takdirde alacaklı, o takip kapsamında alacağını tahsil etme imkanını kaybetmekte, ancak borcun varlığı ortadan kalkmamaktadır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda borçlunun yapması gereken, usulüne uygun şekilde icranın geri bırakılması talebinde bulunmaktır.
D. İcranın Geri Bırakılması Usulü
İlamlı icra takibinde, ilamsız icra takibinde olduğu gibi, borçlunun takibe itiraz ederek takibi durdurma olanağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla kanun koyucu, bir mahkeme kararının icrası söz konusu olduğunda, bu karara konu olan alacağın itfa edildiği, ertelendiği yahut zamanaşımına uğradığı iddiasının borçlu tarafından ileri sürülebilmesi için icranın geri bırakılması prosedürü düzenlemiştir.[8] İcranın geri bırakılması kararı ile takip, alacaklının genel mahkemelerde dava açabileceği süre sonuna kadar durmakta, alacaklı tarafından bu süre içinde dava açılmazsa takip sona ermektedir.
İlamlı icra takiplerinde olduğu gibi, takip içi zamanaşımının gerçekleşmesi halinde de borçlunun bu zamanaşımı sebebine dayalı olarak icranın geri bırakılmasını icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürmesi düzenlenmiştir.[9] Burada önemli olan husus; borcun zamanaşımına uğramış olduğuna dair itiraz, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde yapılabilir iken; takip içi zamanaşımına dayalı olarak icranın geri bırakılması talebinin her zaman ileri sürülebilmesidir. Zira bu husus kamu düzeninden olup süresiz şikayete tâbi kılınmıştır.
Bu hususta yetkili ve görevli mahkeme, geri bırakılması talep edilen takibin görüldüğü icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu yerdeki icra hukuk mahkemesidir. İcra Mahkemesi, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması taleplerini duruşmalı olarak incelemektedir. Borçlu bu talebinde, alacaklının, alacağın zamanaşımına uğramaması adına belirli bir süre icra takip işleminde bulunmadığını ileri sürmelidir.
E. İcranın Geri Bırakılması Talebi Üzerine Verilebilecek Kararlar ve Sonuçları
İcra Mahkemesi, borçlunun yaptığı zamanaşımına dayalı talebini kabul ederek icranın geri bırakılmasına karar verebilir. Yargıtay’a göre, İcra mahkemesince “icranın geri bırakılmasına” karar verilmesi gerekmekte olup, bunun yerine “takibin geçici olarak durdurulmasına”, “takibin zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına”, “takibin iptaline” veya “ödeme emrinin iptaline” karar verilemeyeceği kabul edilmektedir.[10] Bu karar üzerine, daha önce yapılmış haciz işlemlerinin de iptali gerekmektedir.
İşte takip içi zamanaşımına dayalı olarak borçluya süresiz şekilde icranın geri bırakılması talebinde bulunma hakkı tanınmış olup, borçlunun salt takip içi zamanaşımı nedeniyle menfi tespit davası açamayacağı kabul edilmektedir. Yargıtay uygulaması da bu şekildedir.
Bununla birlikte; doktrinde yer alan bir görüşe göre, takip içi zamanaşımının gerçekleştiği iddiası ile icra mahkemesinde icranın geri bırakılmasını talep eden ancak bu talebi reddedilen borçlu, menfi tespit davası açabilmektedir. Çünkü borçlu, kambiyoya mahsus haciz yolu ile takipte zamanaşımını usulüne uygun şekilde ileri sürmüş ve fakat takip konusu alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu sınırlı yetkili icra mahkemesinde ispat edememiştir. İcra mahkemesi kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden borçlu borcun zamanaşımına uğramış olduğunu menfi tespit veya istirdat davasında yeniden yargılama konusu yapabilmelidir. Bir başka ifadeyle borçlunun, borcun zamanaşımına uğradığından bahisle menfi tespit veya istirdat davası açabileceği görüşü de mevcuttur.[11]
F. Sonuç
Zamanaşımı olgusu; ister borcun kendisinde, ister takip içi zamanaşımı olarak gerçekleşsin, borcun varlığını ortadan kaldırmamaktadır. Bu sebeple salt borcun zamanaşımına uğradığı veya takip içi zamanaşımının gerçekleştiği sebeplerine dayanılarak menfi tespit davası açılabilmesi mümkün değildir. Yargıtay’ın bu uygulamasının dayanaklarından biri ise, takip içi zamanaşımı nedeniyle süresiz şekilde icranın geri bırakılmasını talep etme hakkını haiz olan borçlunun, menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmamasıdır. Gerçekten de borçlu; alacaklının, alacağın zamanaşımına uğramaması adına belirli bir süre icra takip işleminde bulunmaması üzerine, icra hukuk mahkemesinde icranın geri bırakılmasını talep edebilmektedir.
Özetle; kendisi aleyhine başlatılan icra takibinde, takip içi zamanaşımının gerçekleşmesi durumunda borçlu, herhangi bir zamanda icra hukuk mahkemesine başvurarak takibin geri bırakılmasını talep edebilmektedir. Böylelikle alacaklının dosyayı takipsiz bırakması, borçlu lehine bir sonuç teşkil etmektedir. Tüm bu hususlarda herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına, sürecin avukat eşliğinde takip edilmesinde yarar vardır.
Saygılarımızla
Gülaç Hukuk Bürosu
[1] Zamanaşımı hem borcun kendisi, hem de takip için ayrı ayrı söz konusu olmaktadır. Zamanaşımına dayalı olarak menfi tespit davası açılamayacağına ilişkin, “Menfi Tespit Davasında Zamanaşımı Definin İleri Sürülmesi Hakkında Bilgi Bültenimize erişmek için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
[2] Yargıtay HGK. T: 22.10.2003, E: 2003/4-603, K: 2003/594
[3] Çelik, Çelik Ahmet, Tazminat ve Alacaklarda Zamanaşımı, İstanbul, Legal, 2004. s.79.
[4] TBK m. 154/2 “Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.”
[5] Takip Hukukunda Zamanaşımı, Mehmet SARI, 5. Baskı, 2016, s.45.
[6] TBK m.157/2 “Zamanaşımı, icra takibiyle kesilmişse, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.”
[7] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/12-331 E. 2019/425 K. 09.04.2019 T. “Zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar ve zamanaşımını kesen işlem hangi borçlu hakkında gerçekleşmiş ise ona karşı hüküm ifade eder. Ayrıca alacaklının yaptığı takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar… Çekler 6 aylık zamanaşımı süresine tabidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 751. maddesi gereğince çek zamanaşımını kesen her işlemden sonra müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı başlayacağından takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğramaması için altı aydan fazla aralık olmamak üzere alacaklının icra takip işleminde bulunması zorunludur.”
[8] İlamlı İcrada İcranın Durdurulması (İcranın Geri Bırakılması – İİK m.36) – İcra ve İflas Hukuku Monografileri, Tahsin MAVZER, 1. Baskı, 2021, s. 65.
[9] İİK m.33/2 “İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir.”
[10] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 28.6.2011 T. 2011/32500 E. 2011/13475 K.
[11] İlamsız İcrada Zamanaşımının İleri Sürülmesi, Baki KURU, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Aralık 1986/ Cilt 13, Sayı 3-4, s.98.