Avukat Zeynep Aslaner, televizyon dizileri ile toplumda yanlış bir algının oluşturulduğunu söyledi. Aslaner, “Senaristler hukukçulardan destek almalı. Örneğin dizide avukat mahkemeye başvuruyor, ertesi gün dava hemen sonuçlanıyor. Gerçek hayatta böyle bir şey mümkün değil. Bu şekilde izlenim elde eden vatandaş, bu kez günlük hayatta hemen karara ulaşamayınca avukatın iş yapmadığını düşünüyor” dedi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Avukat Zeynep Aslaner, ailesinde hiç hukukçu olmamasına rağmen karakterinin küçük yaşlardan beri avukatlık mesleğine yatkın olduğunu düşündüğü için bu mesleği seçtiğini söyledi. Aslaner, “Sevmeden bu işi yapayım derseniz, gerçekten zor bir meslek. Sorumluluğu çok ağır. Ben tatile gidiyorum deseniz de aklınızın hep dava dosyalarında olduğu bir meslek. O yüzden başka mesleklerle kıyaslayınca keşke şunu yapsaydım, ya da şunu olsaydım diyen sayısı oldukça fazla. Ama ben bir daha dünyaya gelsem yine avukat olurdum” diye konuştu.

“KİŞİSELLEŞTİRMEK YANLIŞ”

Hukuk fakültesini seçmek isteyen kişilere tavsiyelerde de bulunan Aslaner, “Lisede yaz tatilinde bir avukatlık ofisine gitsinler, avukatla adliyeye gitsinler. Mesleği tanımaya çalışsınlar. Gerçekten bu mesleğin dizilerdeki gibi olmadığını gördükleri zaman hayal kırıklığına uğramasınlar” dedi.
Bazı avukatların aldığı dosyaları kişiselleştirmesinden bahseden Aslaner, “Tabi ki müvekkilimin menfaatini gözetiyorum ama dosyayı kişiselleştirmemek gerekiyor. Mesleki dayanışma da yok denecek kadar az. Avukat avukatı kötüleyebiliyor. Bunlar gerçekten hoş şeyler değil ama görüyoruz, duyuyoruz” diye konuştu.

“TERZİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ”

Müvekkillerin davaları ile uğraşmaktan bazen avukatların kendilerini ilgilendiren konulara vakit bulamadığından söz eden Aslaner, “O kadar çok dava ile uğraşıyoruz ki, bazen kendi sorunlarımızı dava konusu etmediğimiz zamanlar oluyor. ‘Terzi kendi söküğünü dikemez’ misali. Mesela icra müdürlüğünde bir sorun yaşamıştım. İcra Müdürlüğü’ndeki kişi benimle ilgili kamu görevlisine hakaretten şikayette bulunmuştu. Ben başta işlem yapmadım mesela. Kovuşturma açılana kadar bir şey yapmayacağım dedim. Böyle olunca ben de ‘Görevi ihmal’ suçundan kendisi hakkında şikayette bulundum. Dosyaya bakıldığı zaman gerçekten haksız bir işlemdi. Tazminat davası da açabilirdim ama gerek görmedim” diye konuştu.

“ARABANIZA BİLE SİGORTA YAPTIRIYORSUNUZ”

Vatandaşın her türlü tasarrufunda/işleminde bir avukata danışmasının yerinde olacağının altını çizen Aslaner, “Mesela bir ev satışında paranın nakden ödenmesi, ödeyen kişi için olumsuz bir durumdur. Ödemelerin resmi belge ile ispatlanması gerekiyor. Diyelim bankadan para göndereceksiniz. O açıklama kısmına yazdığınız her kelimenin hukukta bir karşılığı vardır. O paranın neyin karşılığı olduğunun yazılması çok önemli. Borçsa borç, kiraysa kira olduğu veya para karşılığında ev almışsanız; evin özellikleri, tapu kaydı, taşınmaz bedeli olduğunu belirtilmesi çok önemli. Hepsi bir tasarruftur ve hukukta hepsinin bir karşılığı vardır. Araba aldığınız zaman bile sigorta yaptırıyorsunuz. Kişinin kendisini garanti altına almak için her konuda bir avukata danışması bu anlamda önemli” dedi.

“VARDI ÖYLE BİR ŞEY… ATLAMIŞIM”

“Siz avukatınıza başvurduğunuzda her şeyi ne kadar eksiksiz anlatırsanız, sizi o kadar iyi savunur” diyen Aslaner, “Avukatı yanıltan çoğu zaman insanların yanlış bilgilendirmeleri oluyor. Özellikle boşanma davalarında çok karşılaşıyoruz. Müvekkil eşinin kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini söylüyor. ‘Ben kesinlikle aldatmadım’ diyor. ‘Karşı tarafın böyle bir iddiası var’ dediğimizde de ‘Vardı öyle bir şey. Atlamışım’ deniliyor. Bu anlamda ne kadar açık olurlarsa onların da elde edebilecekleri sonuç ve gidecekleri yol çok daha doğru olacaktır” dedi.

METİN BURMALI

Leave a comment